26 Aralık 2024
  • Ankara7°C
  • İstanbul11°C
  • Bursa12°C
  • Antalya8°C
  • İzmir9°C

DANIŞTAY'DAN 'ÖZEL HASTANE GİDERİ ÖDENSİN' KARARI

Danıştay 15. Dairesi, bir devlet hastanesinde operasyon geçiren küçük kızın, bu operasyon nedeniyle gitmek zorunda kaldığı özel hastanede yaptığı harcamaların idare tarafından ödenmesi gerektiğine hükmetti.

Danıştay'dan 'Özel hastane gideri ödensin' kararı

18 Haziran 2016 Cumartesi 12:16

Danıştay 15. Dairesi, bir devlet hastanesinde operasyon geçiren küçük kızın, bu operasyon nedeniyle gitmek zorunda kaldığı özel hastanede yaptığı harcamaların, idare tarafından ödenmesi gerektiğine karar verdi.

Ankara'da 2009'da yaşanan olayda, 9 yaşındaki Büşra Ölmez, kolunun kırılması üzerine, ailesi tarafından bir devlet hastanesine götürüldü. Burada küçük kızın alçıya alınan koluna platin takıldı. Kızın kolundaki alçı 3 hafta, platin ise yaklaşık 10 ay sonra çıkarıldı.

Platinin çıkarılmasından sonra doktorlar, küçük kızın kolunu 15 gün sonra kullanmaya başlayacağını belirtti. Ancak bu operasyondan sonra ağrıları artan çocuğun 10 gün içinde kolu morardı ve tırnakları düştü. Çocuğun yeniden hastaneye götürülmesi üzerine doktorlar, "Bu değişimin normal olduğunu, kolunda hiçbir problem bulunmadığını, ailenin boş yere telaşlandığı"nı ifade etti. Aile EMG ve renkli doppler için başka bir merkeze yönlendirildi.

Ailesi tarafından fizik tedavi merkezine götürülen çocuğun, geçirdiği ameliyat sırasında sol kolundaki sinirlerinin ve damarlarının koparıldığı, parmak ve tırnaklarındaki problemin fizik tedavi ile iyileşmesinin mümkün olmadığı kaydedildi.

Daha sonra özel bir hastaneye götürülen çocuğun, burada yapılan operasyonla kol ve parmaklarının kesilmesi engellendi.

Aile, çocuğun ameliyatla koparılan ve ezilen sinir ve damarlarının tamiri için özel hastanede ameliyat olmak zorunda kaldıkları, fizik tedavi merkezinde söylenenlerin ardından, yeniden gittikleri devlet hastanesinde de kendileriyle ilgilenilmediği gerekçesiyle Sağlık Bakanlığı'na dava açtı.

Aile, hastanenin, bu durumdaki hastanın çok acil gerekli donanıma haiz bir hastaneye sevki ya da kendileri tarafından ivedilikle operasyona alınması gerekirken, aksi yoldaki tutumunun kusurlu olduğunu ileri sürerek, maddi ve manevi zararların tazminini istedi.

Ankara 14. İdare Mahkemesince, konuya ilişkin, Adli Tıp Kurumundan bazı raporlar istendi. Mahkeme, söz konusu raporlar doğrultusunda, operasyonun tıp kurallarına uygun olduğuna ve idarenin olayda bir hizmet kusuru bulunmadığına hükmederek davayı reddetti.

BOZMA KARARI

Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Danıştay 15. Dairesi, yerel mahkemenin davayı reddeden kararını bozdu. Bozma kararında, söz konusu hastanede EMG ve doppler yapılamaması nedeniyle, davacının başka bir merkeze yönlendirildiği, gidilen fizik tedavi merkezinden alınan sonuçların ise 14 gün sonra getirildiği vurgulandı.

Sonuçlar üzerine çocuğun hastanede ameliyatının yapılamaması nedeniyle, durumunun aciliyetine binaen özel hastanede ameliyat olmak zorunda kaldığı belirtilen kararda, şu tespitlere yer verildi:

"Davacıdan ivedi olarak EMG ve renkli doppler istenmesi ile EMG ve renkli doppler için davacının başka bir sağlık kuruluşuna sevk edilmesi birbirinden farklı olgulardır ve idarece olayda doğru hareket tarzı seçilmemiştir. Ayrıca Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu'nun 2013 tarihli raporunun da özel hastanede yapılan ameliyat ve tedavilerden sonra kurulda davacının muayene edilerek tanzim edildiği göz önüne alındığında, davacıda meydana gelen durum Adli Tıp Genel Kurulundan alınacak rapor üzerine, komplikasyon olarak kabul edilecek olsa bile, komplikasyonla mücadelede davalı idarenin üzerine düşeni yapmadığı anlaşılmıştır. Davacıların özel hastanede ameliyat olmak zorunda kalmaları nedeniyle yaptıkları harcamaların ve davacıların olay nedeniyle duydukları ızdırabın kısmen de olsa giderilebilmesi için manevi zararlarının tazmini gerekmektedir."

Özel hastanede yapılan harcamalar dışında kalan tazminat istemi ise daire kararında ayrıca değerlendirildi.

Kararda, Adli Tıp Kurumunun 2011 tarihli raporunda çocuğun kolundaki durumun platin çıkarılması sırasında gelişen bir komplikasyon olduğu, 2013 tarihli raporunda ise ilk ameliyatın bir komplikasyonu olduğu görüşüne yer verildiği belirtildi. Bu iki rapor arasında çelişki bulunduğuna işaret edilen kararda, bu çelişkinin giderilmesi gerektiği kaydedildi.

Ayrıca çocuğa platinin uzman doktor eşliğinde asistan doktor tarafından takıldığı, fakat çıkarılırken, asistan doktorun uzman doktorun gözetiminde olmadığına vurgu yapılan kararda, bu işlemin uzman doktor gözetimi olmadan yapılıp yapılamayacağı ile teşhis ve tedavide hizmet kusuru bulunup bulunmadığına ilişkin, Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alındıktan sonra karar verilmesi gerektiği bildirildi.

Kaynak: Haber Kaynağı
Yorumlar
SON DAKİKA