25 Kasım 2024
  • Ankara-2°C
  • İstanbul7°C
  • Bursa6°C
  • Antalya9°C
  • İzmir7°C

“BÜTÜN TECAVÜZCÜLER “TECAVÜZCÜ COŞKUN” GİBİ DEĞİL...”

Gazetelerde, tecavüz ve taciz haberlerinin dikkat çekici boyutlara ulaşması başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere toplumun her kesiminde endişe yaratmaya başladı.

“Bütün tecavüzcüler “Tecavüzcü Coşkun” gibi değil...”

01 Ekim 2010 Cuma 13:42

Basın açıklamaları ve anket çalışmalarıyla ülkemizde gündem yaratabilen Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) tecavüz ve çocuklar konusunda çarpıcı bir basın açıklaması yaptı. İşte CİSED'in basın açıklamasından çok çarpıcı başlıklar:

Bütün tecavüzcüler “Tecavüzcü Coşkun” gibi değil
Cinsel taciz ve tecavüz vakalarının görülme sıklığının arttığına dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “İki hafta önce Fatma gülün suçu ne? adlı dizi film nedeniyle basın açıklaması yaparak toplumun dikkatini çekmeye çalıştığımız tecavüz ve cinsel taciz konusu, ne yazık ki bugünlerde Erzurum’da 10 yaşındaki bir çocuğun maruz kaldığı gerçek bir olayla tekrar karşımıza çıktı. Dizi üzerinden konuşunca acı vermeyen bu gerçek 10 yaşındaki bir çocuk üzerine konuşulunca büyük acı veriyor. Basında genellikle üçüncü sayfa haberleri olarak okuduğumuzda birkaç dakika üzülüp, hiç kendi başımıza gelmeyecek gibi gördüğümüz ve hayatımıza devam ettiğimiz bu olaylar bir ailenin, insanın, bir çocuğun tüm hayatını şekillendirebiliyor. Birçoğumuzun zihnindeki tecavüzcü imgesi, eski Türk filmlerindeki gaddar, psikopat Tecavüzcü Coşkun tipleriyle örtüşüyor. Oysa sanılanın aksine, tecavüzcülerin büyük bir kısmı ilk bakışta şüphelenmeyeceğimiz, normal görünümlü kişilerin arasından çıkabiliyor. Hatta yine inanılanın aksine yapılan bir araştırmada tecavüze uğrayanların tecavüzcülerini tanıdıkları ortaya çıkmıştır. Bu noktada ensest vakalarını da göz ardı etmemek gerekir. Ensest vakaları, bazı durumlarda anneler ya da aileler tarafında görmezden gelinebiliyor ya da örtbas edilebiliyor. Tecavüzün ve tacizin mağduru yetişkinler değil de çocuklar olduğunda, ortaya çıkan yıkımları telafi etmek ve yaraları sarmak o ölçüde güçleşiyor. Pek çok çocuk, yaşadığı olayın vahametini ve anlamını kavrayacak bir idrake ve olgunluğa sahip olmadığı yaşlarda bu saldırılarla karşılaşıyor ve yetişkinlerdekinin aksine, uzun süreler, tekrarlayıcı bir şekilde bu travmaları yaşamak zorunda kalabiliyor. Biraz daha ileri yaşlarda olup, yaşadıkları olayın vahameti ve anlamı hakkında yarı açık yarı kapalı bir fikre sahip olan çocuklar da, ya tehdit edildikleri ya da olay açığa çıktığında cezalandırılacaklarına inandıkları için, yaşadıkları durumu ailelerine ve yakınlarına açıklayamıyorlar. 10 yaşındaki çocuğun suçu çocuk olmak mı, annesiz olmak mı, köyde yaşıyor olmak mı ya da savunmasız olmak mı? Hiç biri değil; onun suçu sadece cinselliği bilmeyen, tanımayan, ayıp, günah, yasak üçgeninde öğrenen bir toplumda korunmasız olmaktır. CİSED olarak bu konu üzerine yazıp çiziyor sesimizi yetkililere duyurmaya çalışıyoruz. 10 yaşındaki kız çocuğu kadın değil çocuktur. Devlet olarak, anne-baba olarak bizim sorumluluğumuzdadır.” dedi.

Tecavüz bir cinsellik değildir, temel insan haklarına yapılmış alçakça bir saldırıdır
CİSED olarak sağlıklı anne-baba, sağlıklı cinsel yaşam, sağlıklı çocuk ve sağlıklı toplumun birbirine sıkıca bağlı kavramlar olduğuna inandıklarını ifade eden CİSED Medya ve Halkla İlişkiler Koordinatörü Psikolog Serap Yeşil; “Dünya Sağlık Örgütü’ne göre çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz etkileyen; bir yetişkin, toplum ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek yapılan tüm davranışlar çocuğa kötü muameledir. Fiziksel tecavüz, yapıldığıyla kalmamakta, tecavüze uğrayanı ne yazık ki zihinsel ve ruhsal olarak takip eden yıllarda da etkilemeye devam etmektedir. Tekrarlayıcı, rahatsız edici düşünceler, olayla ilgili kabuslar, uykuya dalma güçlüğü, öfke patlamaları, konsantrasyon güçlüğü, olayı anımsatan nesnelere veya kişilere karşı duyulan yoğun psikolojik sıkıntı ve korku reaksiyonu tecavüze uğrayanların hayatlarının bir parçası haline gelebilmektedir. Borderline kişilik bozukluğu saptanan kişilerin %70-80’inde, çoğul kişilik bozukluğu saptanan kişilerin %85-95’inde çocukluk çağında uğranılan cinsel istismar bulunmuştur. Yine cinsel istismarda bulunan kişilerin %60-95’i kendileri de aynı şeyi yaşamış kişilerdir. Bu nedenlerle tecavüz bir cinsellik değildir, temel insan haklarına yapılmış alçakça bir saldırıdır. Bu saldırıların azalması için anaokulundan başlayarak cinsel eğitim verilmesi gerekir. Çocuklarımıza başlarına böyle bir şey geldiğinde gizlememesi gerektiğini öğretmeliyiz. Tecavüz ya da cinsel taciz sürecini yaşamış bir çocuğun mutlaka yardım alınması gerekir. Yardım alabilmesi için de haber vermekten korkmaması gerekir.” dedi.

Kaynak: Haber Kaynağı
Yorumlar
SON DAKİKA