23 Aralık 2024
  • Ankara1°C
  • İstanbul7°C
  • Bursa5°C
  • Antalya10°C
  • İzmir10°C

'BEL AĞRILARININ SADECE YÜZDE 2'Sİ BEL FITIĞINDAN'

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Öneş, toplumda en sık konuşulan bel ağrısı nedeninin bel fıtığı olarak bilindiğini ancak bel fıtığının görülen ağrıların yaklaşık yüzde 2'lik bir bir kısmını oluşturduğunu bildirdi.

'Bel ağrılarının sadece yüzde 2'si bel fıtığından'

25 Mayıs 2017 Perşembe 09:42


HATİCE ŞENSES

Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Fizik Tedavi Rehabilitasyon Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Fizik Tedavi Rehabilitasyon Kliniği Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Kadriye Öneş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bel ağrısının toplumda oldukça sık görüldüğünü, ciddi iş gücüyle zaman kaybına neden olan sorunun, hayat kalitesini de önemli ölçüde azalttığını söyledi.

"Ayrıca bel ağrısı, hala tedavide yanlış uygulamalarla ciddi sağlık sorunu olan önemli bir konudur." diyen Öneş, toplumda insanların yüzde 80'inin hayatlarının bir döneminde bel ağrısından yakındığını aktardı.

Prof. Dr. Öneş, "Bel ağrısının en sık görülen nedenleri kas spazmı, kireçlenme, bel kayması, kanal daralması, bel fıtığı gibi durumlardır. Ancak bu konuda daha az karşılaştığımız tümör, enfeksiyon ve kırıkları da göz ardı etmemek gerekir. Toplumda en sık konuşulan bel ağrısı nedeni bel fıtığı olarak bilinmektedir ancak bel fıtığı bu ağrıların yaklaşık yüzde 2 gibi küçük bir kısmını oluşturur." diye konuştu.

Bel fıtığının, her iki omur arasında yastık görevi yapan jöle kıvamındaki diskin taşması ya da yırtılması sonucu meydana geldiğini, bunun sonucunda diskin omurların içinden geçen omurilik ve sinirlere baskı yaparak şikayetlere neden olduğunu anlatan Öneş, şöyle devam etti:

"Belden çıkarak bacağımıza giden siyatik, sinire baskı yaptığı zaman kişide bel-bacak ağrısı, uyuşma, kasılma, çekilme şikayetlerine neden olabilir. Hasta ıkınma, öksürme ve hapşırmakla ağrısının arttığından yakınır. Omurilik ve sinire olan baskı artarsa bacak ve ayak kaslarında güçsüzlük, kaslarda zayıflama, duyu ve refleks kusuru, hatta idrar tutamama şikayetleri ortaya çıkabilir. Bel fıtığı; kilolu, hareketsiz hayat tarzı olan kişilerde daha sık görüldüğü gibi, mesleki ve günlük hayatta omurgaya yük bindiren ağır kaldırma, zorlayıcı aktivitelerde bulunan kişilerde de oldukça sık rastlanır. Öte yandan sigara içmenin de bel fıtığıyla ilişkili olduğu çalışmalarda gösterilmiştir."

"Tek başına MR sonucuna bakılarak ameliyat yapılmamalıdır"

Prof. Dr. Öneş, bel fıtığı teşhisinde hekimin iyi ve detaylı muayenesinin gerekliliğine işaret ederek, asıl teşhis ve tedavi için muayene sonucunun çok önemli olduğunu vurguladı.

Manyetik Rezonans (MR) gibi görüntüleme yöntemlerinin de teşhiste önemli katkılar sunduğunu ancak bazen de gereksiz yapılarak geri ödeme kurumlarının yükünü arttırdığını aktaran Öneş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"MR'da görülen her fıtığın, ağrının asıl nedeni olmadığı, detaylı muayene ve değerlendirmeyle tespit edilmelidir. Belli bir yaştan sonra genellikle, MR'da fıtık görülmesi olağandır. Ancak bu fıtıklar ağrının asıl nedeni olmayabilir. Tedavi, muayene sonuçlarına göre yapılmalıdır. Özellikle cerrahi kararında, hastanın kliniği ve muayene bulguları dikkate alınmalıdır. Tek başına MR sonuçlarına bakılarak bel fıtığı ameliyatları yapılmamalıdır. Bel fıtığı tedavisinde erken dönemde istirahat ve ilaç tedavisi çoğu hastada şikayetleri düzeltecektir. Birkaç günlük yatak istirahati hastaya göre değişmekle birlikte, genellikle yeterlidir. Birkaç günlük yatak istirahati sonrasında, hastanın normal günlük aktivitelerine kontrollü olarak yavaş yavaş geçmesi önerilmelidir. Ancak uzun süre ayakta durma, uzun süre özellikle öne eğilerek bilgisayar ve televizyon başında oturma, ağır kaldırma, yüksek raflara uzanma, belinden öne doğru dizleri çökmeden eğilme, otururken sağa, sola dönme gibi beli zorlayan hareketlerin yapılmaması çok önemlidir. Hatta hayat boyu bu zorlayıcı hareketlere dikkat etmek ve bu konuda tekniklerin öğrenilmesi önemlidir."

Kaynak: Haber Kaynağı
Yorumlar
SON DAKİKA