22 Kasım 2024
  • Ankara10°C
  • İstanbul8°C
  • Bursa8°C
  • Antalya15°C
  • İzmir17°C

BAŞ AĞRISI İLE KULAK ÇINLAMASI İHMALE GELMEZ

Geniz kanserlerinin ilk belirtisi, boyun bölgesinde görülen kitledir. Baş ağrısı, baş dönmesi, kulak çınlaması ve burun kanaması da ihmal edilmeyecek şikayetler arasında yer alır

Baş ağrısı ile kulak çınlaması ihmale gelmez

21 Ekim 2011 Cuma 19:08

Nazofarenks (geniz) kanserleri; baş, boyun kanserleri içinde farklı bir yere sahiptir. Bu kanserlerin, tütün ve alkol tüketimiyle fazla bağlantısı yoktur. Güney Asya ve Kuzey Afrika'da yaygınlaşan hastalık, her yaşta görülebilir. Geniz kanserleri, 15-25 ve 60-70 yaşları arasında daha sık görülmektedir.

HIZLI VE AGRESİF SEY REDER
Gençlerde, 'indiferansiye' (bir organ ya da dokuya ait hücrelerin özelliklerini yansıtmayan, belirsiz hücreler) dediğimiz türdeki geniz kanserleri, hızlı ve agresif seyreder. Erkeklerde daha çok görülen bu tür daha fazla metastaz yapar.
Hastalar arasında ailesel olguların saptanması, genetik faktörünü ön plana çıkartmıştır. İndiferansiye tiplerde ise epstein-BARR virüsü (EBV) antijeninin, hastalarda yüzde 100'e yakın oranda saptanması, bu tümörün viral kökenli olduğunu ortaya koymaktadır.
Kimyasal kanserojenler, beslenme alışkanlıkları, katkı maddesi olan ve organik olmayan tarım ilaçları içeren gıdalar, hava kirliliği de hastalığın etkenleri arasındadır. Aşırı demli çay içmek, aşırı tuzlu et yemek, raf ömrü uzun olan gıdaları tüketmenin de bu tip kanserlerin meydana gelmesinde rol oynadığı söylenebilir.

İLK BELİ RTİ BOYUNDA KİTLE
Hastaların doktora başvurma nedeni, genellikle boyunda görülen bir kitledir. Kulağa ait lezyonlar, burun kanaması, kulak çınlaması, bazı sinirlerin tutulmasına bağlı kuvvetli baş ağrısı, burun tıkanması ve baş dönmesi şikayetleri de hastalığın belirtileri arasındadır. Bazen ileri evrelerde, beyin sinirlerinin tutulmasından dolayı felçler de gözlenir.

BİTKİ ÇAYLARI ILIK İÇİLMELİ
Geniz kanseri hastaları; 800 ünitelik E vitamini kapsüllerini emerek ağız yaralarını hafifletebilir.
Hastanın protein ihtiyacı için yoğurt, keçi peyniri, çökelek, günde iki tane bıldırcın yumurtası ya da bir köy yumurtası önerilir.

ÇORBALARA KIYMA
Kırmızı et, çorbalara kıyma olarak katılmalıdır. Balık tüketilmesi özellikle tavsiye edilir. Kümes, av hayvanları tüketilebilir.

Kemoterapi ve radyoterapi sürecinde tavsiye edilen çaylar; rezene, papatya, tarçın, limon ve nanedir. Bu çaylar ılık içilmelidir.

 

 

AĞIZ YARALARINA KARŞI HER GÜN TAZE NAR SUYU
Bazı hastalarda karaciğer, akciğer, kemik ve beyin metastazları görülebilir. Bu durumda hastaya yeni bir kemoterapi kombinasyonu önerilir. Yeni kombinasyon; en az iki-üç kez uygulandıktan sonra fayda sağlanamazsa değiştirilmelidir.
Kemoterapi esnasında, hastalarda kilo kaybı gözükebilir. Kemoterapi ve radyoterapinin birlikte uygulanması sonucu ağız hijyeni bozulabilir. Bununla mücadele etmek için hasta; dondurulmuş hakiki meyve suyu emmelidir.
Karadut şurubu, papatya ve yeşil çay ise ılık olarak ağızda bir müddet tutularak içilmelidir. Özellikle nar suyunun, mukozitlere (kemoterapinin yan etkisi) iyi geldiği bilinmektedir. Her gün bir bardak nar suyu içilmesi ve 30 saniye kadar ağızda tutulması önemle tavsiye edilir.
Mor menekşe çayı ve karbonatlı su da ağız hijyeni için gereklidir. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar; günde dörtbeş kere karbonatlı su ile yapılan gargaranın etkili olduğunu göstermiştir.
Ağız hijyeni kontrol edilemiyorsa, mantar ilaçları solüsyon şeklinde hastaya verilebilir. Şeker ve tansiyonu olmayan hastalara meyan kökü tableti emmeleri de önerilir.

AMELİYAT YERİNE KEMOTERAPİ
Nazofarenks kanserleri; en çok boyun metastazıyla karşımıza çıkar. Tedavide ameliyat yerine kemoterapi ve radyoterapi tercih edilir. Radyoterapi yüzde 70 başarı sağlar.
Tedaviye, üç kür kemoterapi ile başlanır. Bu tedavide cisplatin, doksarubisin, 5-FU, taxanlar gibi ilaçlarla büyük oranda fayda elde edilir. Kemoterapi sonrası radyoterapi yapılabilir. İki tedavinin eş zamanlı uygulanması da başarılı sonuçlar vermiştir.
Bu kanserde, uzak organlara metastaz oluşumu fazladır. Bu nedenle hastalar, tedavi sonrası çok sıkı kontrol edilmelidir. Üç ayda bir, bilgisayarlı tomografi, MR ve biyokimya testleri istenmelidir.

Prof. Dr Erkan TOPUZ

Kaynak: Haber Kaynağı
Yorumlar
SON DAKİKA