BAKANLIK BU UYGULAMAYLA SAĞLIK SEKTÖRÜNE ZARAR VERİYOR
Özgürlük büyülü bir kelime; özellikle başı sıkışanlar için. Bu yüzden olsa gerek, yerli yersiz, doğru yanlış, sık sık kullanılır.
06 Temmuz 2011 Çarşamba 22:18
Bireylerin olduğu kadar ülkelerin de özgürlüğünden söz edilir. Meselâ, Amerikan filmlerinde, kahramanlar, her fırsatta, "burası özgür bir ülke" der. Özgürlük teorisinden habersiz olanlar, bu kullanımdaki özgürlüğün bireye atfedilen özgürlükle aynı duruma tekabül ettiğini zanneder. Oysa "özgür bir ülke"nin tam karşılığı "özgürlükçü bir ülke"dir. Daha açık söylemek gerekirse, bireylerin özgür olduğu bir siyasî ünitedir.
Özgürlük gruplara, sınıflara, halklara değil bireylere ait, bireylerin içinde bulunduğu durumla ilgili bir değer. Bundan dolayı, onu bireysel özgürlük olarak adlandırmak daha doğru. Soyut ve genel bir değer olan bireysel özgürlük, bireylerin hayatının değişik alanlarında tezahür eder. Söz gelişi, bir birey, özgürse, hangi dine inanıp inanmayacağını (din ve vicdan özgürlüğü); konular ve sorunlar hakkında ne söyleyip söylemeyeceğini (ifade özgürlüğü), nereye gidip gitmeyeceğini (seyahat özgürlüğü), nerede yaşayıp yaşamayacağını (yerleşme özgürlüğü), hangi insan birliğine girip girmeyeceğini (örgütlenme özgürlüğü) kendisi seçer. Bu, şüphesiz, bireylerin bu alanlarda sonsuz hareket kabiliyetine sahip olduğunu göstermez. Her bireyin soyut özgürlüğünü nasıl kullanacağı ve kullanabileceği, onun kendisiyle ilgili imkân ve kabiliyetlerine ve içinde bulunduğu ortamların niteliğine bağlı olacaktır. Ama, bir teşhis edilebilir otorite, onu, keyfi olarak, negatif diskriminasyona [ayrımcılığa] tabi tutmak suretiyle engellemediği sürece, kişi özgürdür.
Bireysel özgürlüğün yansıma, kullanılma alanlarından biri meslek seçimi, eğitimi ve icrasıyla ilgilidir. Özgür birey, istediği mesleği seçme ve icra etme hakkına sahip bireydir. Onun meslek seçimi, dışındaki bireyler veya siyasî otorite tarafından keyfî ve kasıtlı olarak yasaklanamaz. Yasaklanırsa özgürlüğü ihlal edilmiş olur. Özgürlük tarihi, meslek seçme ve icra etme özgürlüğü mücadeleleriyle de doludur. Siyasî otoriteler, tarihte, belli insan gruplarına, cinsiyet, sosyal ve dinî köken, etnik aidiyet gibi sebeplerle bazı meslekleri yasaklamayı hep ve her zaman denemiştir. Özgürlük fikri ve ideali yayıldıkça meslek alanlarındaki ayrımcılık ve imtiyazlar, tamamen ortadan kaldırılamasa bile, önemli oranda geriletilmiştir.
Ancak, günümüz dünyasında kamu otoriteleri meslek hayatımıza müdahaleye devam etmekte. Bunu lisanslama -yani mesleklere giriş iznini şarta bağlama- ve regülasyon yani mesleklerin icrasını standartlara bağlama- yoluyla yapmakta. Devletlerin hem lisanslama hem regülasyon yetkilerinin sorgulanması lâzım. Tarih bilgisi kuvvetli biri devlet lisanslama ve regülasyonunun, topluma (tüketicilere) faydadan çok zarar verdiğine dair bol delil getirebilir. Bunu söylerken kastım, regülasyonun hiç yapılmaması değil. Yaygın biçimde icra edilen her meslek doğal olarak regüle edilecektir; ama bunun devlet tarafından yapılması ne tek ne de en iyi yoldur. Devletin regülasyon yetkisinin abartılmasıysa, tüketiciler yanında meslek mensuplarına da zarar verebilir.
Sağlık alanında AKP hükümeti toplumda genelde takdir gören bazı düzenlemeler yaptı. Her sağlık kurumunun her vatandaşa açılması, tedavi ücretlerinde ve ilaç fiyatlarında nispî düşme vs. gerçekten memnuniyet verici oldu. Ancak, bu, AKP hükümetinin sağlıkla ilgili her alt alanda doğruyu yaptığını göstermiyor. Hele bir alan var ki, ağır bir hata, bütün ikazlara rağmen göstere göstere geliyor: Serbest hekimlerin çalışmasını engellemek.
Serbest hekimler, lisanslama şartlarını yerine getirerek hekimlik yapma hakkını elde etmiş sağlıkçılar. Beşerî ve maddî sermaye yatırarak, bunun için yıllarca çabalayarak, muayenehane açmışlar; binlerce hastaya hizmet vererek ayakta kalmışlar. Canla başla çalışıyorlar; ailelerini geçindiriyor, insan istihdam ediyor, vergi veriyorlar. Belki de sağlık sektöründeki en etkin ve en sıkı çalışan grubu teşkil ediyorlar. Vatandaşın tercih yelpazesini genişletiyor ve sağlık hizmetlerine önemli katkılarda bulunuyorlar. Hastalarını memnun etmemeleri hâlinde anında müeyyidelendirilmeleri mümkün. Yani devlet memuru sağlıkçılar gibi bir iş ve kazanç garantisine ve korunma zırhına sahip değiller. Buna rağmen Sağlık Bakanlığı tarafından haksız ve kötü bir muameleye maruz bırakılıyorlar. Bakanlık, 4 Ağustos'ta uygulamaya girecek bir yönetmelikteki yeni ve abartılı şartlarla serbest hekimleri ateş altına almış durumda.
Bakanlık doğrudan kapatma emri vermek yerine dolaylı bir yoldan hekimleri muayenehanelerini kapatmaya mecbur bırakmak istiyor. Oda kapılarının genişliğinin 110 cm olması, jinekologlarda muayene odasında tuvalet bulunması, aynı muayenehanede iki doktorun çalışamaması gibi şartları iyi niyet işareti olarak almak imkânsız. Bir kere bu tür yeni şartlar, anında, yönetmelik çıktığında var olan muayenehanelere değil, yeni açılacaklara uygulanabilir. Bu, hukukun hâkimiyetinin gereğidir. İkincisi, var olan muayenehanelerin bu standartlara uymaya zorlanmak yerine teşvik edilmesi, bunun içinse onlara kolaylıklar sağlanması ve makul bir intibak süresi (mesela 10 yıl) verilmesi gerekir ki müteşebbis hekimler yatırımlarını yenileme imkânına sahip olsun. Başka bir sıkıntı daha var: Kamuya ayrı vatandaşa ayrı standartlar getirme. Bakanlığın serbest hekimlerin muayenehaneleri için talep ettiği standartların kaçı Bakanlığa bağlı hastanelerde uygulamada? Hastanelerin çoğu derme çatma binalarda yerleşik. Türkiye'de devlet zihniyeti bunu hep yapıyor. Herkesin bildiği bir örnek taşıt emisyon pulları. Çevreye en çok zehirli dumanı kamu araçları saçıyor ama çevre pulu alma yükümlülüğü sadece özel araç sahiplerinin sırtında. Burada da aynısı oluyor. Bakanlık hastanelerinin çoğu, hizmet kalitesini bir yana bırakalım, fizikî yapı bakımından perişan ve çoğu özel muayenehanenin çok gerisinde. Ama onlar kamu olduğu için pozitif ayrımcılığa tabi tutuluyor; serbest hekimlere ise üvey evlat muamelesi layık görülüyor.
Sağlık Bakanlığı'nın serbest hekimlerin muayenehaneleriyle ilgili planları meslek seçme ve icra etme özgürlüğüne ve eşitliğe aykırı. Aynı zamanda piyasada rekabeti budayıcı ve vatandaşın tercih yelpazesini daraltıcı. Bakanlık bu anlamsız uygulamayla sağlık sektörüne ve ülkeye ancak uzun vadede farkına varılacak vahim bir zarar daha veriyor. Sağlık sektöründeki hepsi de kıtlık vakıasının sonucu olan ters seçim, ahlâkî tehlike, moral yozlaşma, asimetrik bilgi, tekelleşme, aracı sorunu gibi problemlerin çözümünde yeni modellerin yegâne denenme ve geliştirilme ortamı olan sağlık serbest piyasasını iyice öldürüyor. Bütün bu sebeplerle, ilgili yönetmeliğin ya kaldırılması ya da burada işaret edilen istikamette yenilenmesi gerekiyor.
Atilla Yayla
- AK Parti Milletvekili Çokal'dan Manavgat Belediyesine sağlık tesisi yeri eleştirisiAK Parti Antalya Milletvekili Dr. Tuba Vural Çokal, Manavgat Belediyesinin 15 yılda bin dönümden fazla yer sattığını ve hastane yapımı için arazi ayrılmadığını belirtti.27 Kasım 2024 Çarşamba 15:43BASIN HABERLERİ
- LÖSEV çiftliklerinde üretilen mandalinalar kanser hastalarına umut oluyorLösemili Çocuklar Vakfının (LÖSEV) İzmir'in Seferihisar ilçesinde bulunan çiftliğinde hiçbir katkı maddesi bulunmadan üretilen mandalinalar, kanser tedavisi gören hastalara dağıtılıyor.27 Kasım 2024 Çarşamba 15:33KANSER
- Sakarya'da kadın ve çocuklara yönelik spor eğitimleri düzenlenecekSakarya Büyükşehir Belediyesince, kadın ve çocuklara yönelik spor eğitimleri düzenlenecek.27 Kasım 2024 Çarşamba 15:03BASIN HABERLERİ
- Trabzon'da "iyilik timi"ndeki öğrenciler barınaktaki köpekleri beslediTrabzon'da Bedri Rahmi Eyüboğlu İlkokulu öğrencileri, Büyükşehir Belediyesi Sokak Hayvanları Geçici Bakımevi ve Rehabilitasyon Merkezi'ni ziyaret etti.27 Kasım 2024 Çarşamba 14:38BASIN HABERLERİ
- "Yenidoğan çetesi" davasında tutuksuz sanıklar savunmaya yaptıİstanbul'da, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları öne sürülen 47 kişinin yargılandığı davada, tutuksuz sanıkların savunmaları alınıyor.27 Kasım 2024 Çarşamba 14:23BASIN HABERLERİ
- Mide yanması şikayetiyle hastaneye giden hastanın kalp krizi geçirdiği ortaya çıktıKonya'nın Yunak ilçesinde, mide yanması şikayetiyle hastaneye başvuran 73 yaşındaki hasta Ramazan Nallı'nın doktorların dikkati sayesinde kalp krizi geçirdiği anlaşıldı.27 Kasım 2024 Çarşamba 14:18KARDİYOLOJİ
- Akdeniz Üniversitesi Rektörü Özkan, ABD'de Türk sağlık sistemini anlattıAkdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, ABD'de katıldığı kongrede organ ve doku nakillerinin devlet desteği sayesinde Türkiye'de ücretsiz yapıldığını belirtti.27 Kasım 2024 Çarşamba 14:18KONGRE VE KONFERANSLAR
- Muğla İl Sağlık Müdürü Mülayim, yeni aile hekimliği yönetmeliğini tanıttıMuğla İl Sağlık Müdürü Ali Burak Mülayim, yeni aile hekimliği yönetmeliği ile aile hekimlerinin hastalarına daha fazla vakit ayırabileceğini söyledi.27 Kasım 2024 Çarşamba 14:13AİLE HEKİMİ
- Öğrenci kulüplerinin "sosyal sorumluluk" ve "toplum hizmeti" çalışmaları için kılavuz hazırlandıMilli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in imzasıyla yayımlanan yazıya göre, uygulama kılavuzu kapsamında okullardaki öğrenci kulüplerinde ilkokul ve ortaokul düzeyinde27 Kasım 2024 Çarşamba 14:13BASIN HABERLERİ
- DEVA Parti'li Esen, evde bakım desteğinin arttırılmasını istediDEVA Partisi İstanbul Milletvekili Elif Esen, mevcut sosyal politikaların yetersiz olduğunu, evde bakım desteğinin kaynakların etkin kullanımı açısından öncelikli olarak arttırılması gerektiğini vurguladı.27 Kasım 2024 Çarşamba 13:43EVDE BAKIM
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2006 Sağlık Aktüel