26 Aralık 2024
  • Ankara6°C
  • İstanbul12°C
  • Bursa12°C
  • Antalya8°C
  • İzmir9°C

ALERJİ HAYATIMIZI ZORLAŞTIRIYOR

Alerji bağışıklık sistemimizin aşırı duyarlılık hastalığıdır. Alerjiye neden olan maddelere “alerjen” denir. Alerjen, bağışıklık sistemindeki hücreleri (mast hücre ve bazofilleri) uyararak, antikor...

Alerji hayatımızı zorlaştırıyor

20 Nisan 2012 Cuma 16:15

Alerji bağışıklık sistemimizin aşırı duyarlılık hastalığıdır. Alerjiye neden olan maddelere “alerjen” denir. Alerjen, bağışıklık sistemindeki hücreleri (mast hücre ve bazofilleri) uyararak, antikor (IgE) oluşumunu sağlamaktadır.

Bir sonraki temas sonucunda, alerjen ile IgE birleşir ve alerjik reaksiyon başlar. Dolayısıyla alerjik reaksiyonun başlaması için alerjenin daha önce bağışıklık sistemiyle karşılaşması şarttır.


Acıbadem Kocaeli Hastanesi Deri Hastalıkları Uzmanı Dr. Arda Eminzade, alerjinin sonradan gelişen bir olay olduğunu ve daha sonraki karşılaşmalarda çok hızlı bir şekilde vücut tepkisinin başladığını belirtiyor.

 

Birçok farklı alerjik madde türü vardır; bunlardan en yaygın üçü polen, ev toz akarları ve kuruyemişlerdir. Alerjik maddeler tüm canlı organizmalarda bulunan protein içerir ve tepkimeye neden olan da bu proteindir. Penisilin gibi bazı ilaçlar da alerjik tepkimeye neden olabilir. Bu ilaçlar protein içermezler ancak vücuttaki protein ile bir araya geldiklerinde tepkimeye neden olabilirler.

Alerji genelde hızlı gelişen bir reaksiyondur

Alerjik reaksiyonunun gelişiminden sorumlu maddeyi, mast hücrelerinde salgılanan Histamin olarak açıklayan Dr. Arda Eminzade, alerjinin 4 farklı organımızda başladığını vurguluyor.

1. Solunum yolu (üst solunum yolu: burun, alt solunum yolu),

2. Cilt,

3. Sindirim sistemi

4. Göz.

 

1)Solunum yolunu etkileyen alerjenler havada uçuşan (airbore) parçacıklardır. Bitkiler ve ağaçların polenleri, ev tozu akarları (mite), hayvan tüyleri (kedi ve köpek gibi), küf mantarları solunum yolunu etkileyen alerjenlerdir. Bu alerjenler üst solunum yolunda alerjik rinit ile sinuzit ve alt solunum yollarında astıma sebep olurlar. Bu etkenler bazen gözde alerjiye (konjenktivit) sebep olabilirler.

 

2)Cildimizi etkileyen alerjenleri iki şekilde değerlendirebiliriz.

Direk temas yolu ile ciltte alerji ve kızarıklık gelişir. Bu alerjik reaksiyon IgE'ye bağlı değil Bağışıklık Sisteminin gecikmeli bir reaksiyonudur (hücresel immünite). Örnek olarak nikel sulfat gibi bazı metaller, çimentoda bulunan potasyum dikromat, kozmetiklerde bulunan peru balsamı ve yapıştırıcılarda bulunan eposki resin egzema (kontakt dermatit) nedeni olabilirler.

 

Cilt üzerinde direk maruziyet olmaksızın kızarıklık, kabartı ve kaşıntı oluşur. Örnek olarak hastada aspirin alerjisi varsa eğer, ağız yolu ile alındığında ciltte kaşıntı ve kızarıklık belirtileri başlar. Bu duruma kurdeşen (ürtiker) denir. Ürtikeri tetikleyen ilaçların sayısı çok fazladır. Ayrıca besinler ve farklı alerjenlerde ürtikeri başlatabilir. Ürtikerin belirtilerinden sorumlu madde her zaman histamin olmayabilir. Ürtiker her zaman alerjik değildir.

Böcek sokması, arı, yaban arısı, akrep ve benzeri hayvanların sokması sonucunda, eğer bir alerjik durum varsa, sokma alanında kızarıklık, kabartı ve kaşıntı gelişir. Bazen bu alerjik reaksiyon çok şiddetli ve tehlikeli olabilir.

 

3)Sindirim sistemini etkileyen alerjenler besinler ve bazen ilaçlar olabilir. Fındık, yer fıstığı, susam, süt, yumurta (sarısı ve akı), soya, baklagiller, buğday, çikolata ve deniz ürünleri en sık alerji yapan besinlerdir.

 

Alerji belirtileri:

Üst solunum yolunda: Burun ve geniz akıntısı, hapşırma, burun ve genizde kaşıntısı.

Alt solunum yolunda: Nefes darlığı ve tıkanıklığı, hırıltı, öksürük ve balgam.

Deri: Egzema; deride kızarıklık, kuruluk, soyulma ve kaşıntı.

Ürtiker; deride şişlik, kızarıklık ve kabartı.

Göz: Gözlerde kaşıntı ve yaşarma

Sindirim sistemi: Karın ağrısı, kusma, ishal.

 

Anafilaksi:

Anafilaksi alerjinin en şiddetli formudur. Solunum sistemi ve dolaşım sistemi aynı anda etkilenir. Anaflakside cilt ve sindirim sistemi bulguları gözlenebilir. Acil tedavi gerektiren bir durumdur.

 

“Alerjik anne babaların çocukları da risk altındadır”

 

Alerjik anne babaların çocuklarının alerjik olma olasılığı yüksektir

 

Alerji genetik temele dayanır. Alerjik ebeveynin ileride alerjik çocukları olma olasılığı fazladır.

Ebeveynin alerjisi ile çocuğun alerjisi aynı şeye karşı olmayabilir. Örneğin babanın yer fıstığına alerjisi varsa çocuğun saman nezlesine alerjisi olabilir.

IgE seviyesi çocukluk döneminde yükselip, genelde 10-30 yaşlarında giderek azalır.

Erkeklerde alerji riski kızlara göre daha fazladır. Yaş ilerledikçe iki cinsiyet arasındaki fark oranı azalıyor.

 

Alerji ve hijyen teorisi:

 

Bağışıklık sistemimizin iki kolu var, TH1 ve TH2. TH2 alerjik hastalıklardan sorumludur. Mikrobik ve viral enfeksiyonlarda bağışıklık sistemimizin TH1 kolu aktif oluyor ve bir tepki olarak TH2 kısmı baskılanıyor. Steril yaşam koşullarında TH1 aktif olmadığı için, TH2 faaliyeti daha aktif ve belirgin olup, alerjik hastalıkların sıklığı artıyor.

Yani aşırı steril ve hijyenik koşullarda yaşayan bireylerde, yeteri kadar mikroplara maruz kalmadıkları için, bağışıklık sistemleri mikroplarla uğraşıp meşgul olmak yerine, zararsız alerjenlere (polen gibi) saldırıp ve alerjik hastalıklar başlıyor.

Bu teoriyi temel alarak, yeni tedavi yöntemleri olarak simbiotik bakteri ve parazitlere maruziyet geliştirilmektedir.

 

ü  Gelişmiş ülkelerde alerji oranı fazladır.

ü  Antibakteriyal ürünleri kullananlarda astım riski fazladır.

ü  Sezaryen ile doğanlarda, normal doğanlara kıyasla, alerjik hastalıklar daha sıktır.

ü  Sanayileşmiş ülkelerde, tarım daha yaygın olan ülkelere göre alerji daha fazladır.

ü  Şehirlerde alerji oranı köylere göre daha fazladır.

ü  Yumurta alerjisi: yumurta akı alerjisi, sarısından daha sıktır. 5 yaşında başlar. Her 50 çocuktan birinde görülür.

ü  Laktoz intoleransı, süt alerjisi değildir.

ü  Lateks alerjisi hem solunum yolu ile hem de direk temas yolu ile (eldiven) alerjiye sebep olabilir.

ü  Lateks ile muz, kivi, kestane ve avakadonun çapraz etkileşimi sonucunda alerji gelişebilir.

 

Alerji testleri:

 

Alerjen spesifik IgE kan testi: Kan örneğinde farklı alerjenlere karşı antikorun olup olmadığına bakılıyor.

Deri prick testi: Farklı alerjenler (polen, ev tozu, yumurta vs. gibi solunum yolunu ve sindirim sistemini etkileyen alerjenler) solüsyon şeklinde işaretlenmiş önkol üzerine damlatılarak ve deri işaretlenerek, deride gelişen kızarıklık ve şişliğin şiddetine göre, alerji olup olmadığı gözlenir. Test uygulama süresi 40-60 dakikadır.

 

 

Deri yama testi: Farklı alerjenler (nikel, dikromat ve epoksi resin gibi deriyi etkileyen alerjenler) bir bant üzerinde yerleştirilmiş, bant sırt bölgesine yapıştırılır ve 48 saat sonra çıkarılır ve deride kızarıklık ve şişlik durumuna göre, alerji yapan madde saptanır. 

 

  

Tedavi:

İlaç tedavisi: Antihistaminler, kortizon ve farklı ilaçlar acil durum ve uzun vadeli tedaviler için kullanılmaktadır.

Aşı tedavisi: Aşırı duyarlılık tepkiyi azaltmak ve gidermek amacıyla, alerjen madde düşük dozlarla verilir ve giderek alerjenin dozu artırılarak, bağışıklık sisteminin duyarlılığı azaltılır. Aşı, koldan iğne şeklinde veya dil altından damla olarak yapılır.

Kaynak: Haber Kaynağı
Yorumlar
SON DAKİKA