Danıştayın kahvehanelerde sigara kullanımının yasaklanmasına yönelik itirazla ilgili verdiği karar, bir sağlıkçı olarak -toplum sağlığı açısından- beni kaygılandırmıştır. Sigara kullanımı, ülkemiz için en önemli ve öncelikli bir halk sağlığı sorunudur. Ülkemizde her yıl aktif sigara içimine bağlı olarak 100.000; pasif sigara içime bağlı olarak ise 15.000 ölüm olduğu hesaplanmaktadır. Sigaraya bağlı ölümler trafik kazaları, yangınlar, cinayetler, AIDS, alkol, kokain, eroin ve intiharlara bağlı ölümlerin toplamından daha fazladır. Örneğin kanser ölümlerinin %32’sinden, kalp krizi ölümlerinin %21’inden, kronik akciğer hastalığı ölümlerinin %88’inden sigara sorumludur. Sorun sadece ölümlerle sınırlı da değildir. Sigarayla ilişkili hastalıklar, en çok öldüren hastalıklar olması yanında; aynı zamanda en fazla sakat bırakan, en yüksek tedavi maliyetlerine yol açan ve en fazla iş gücü kaybına yol açan hastalıklardır. Bu sorunun kontrol altına alınması ve sigaraya bağlı ölümlerin ve sakatlıkların önlenmesi bakımından 19.01.2008 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5727 sayılı yasa ile değişmiş 4207 sayılı kanunla getirilen kısıtlamalar çok önemlidir.
Kahvehanelerin yasak kapsamından çıkarılması çok yanlış olacaktır. Kahvehaneler Türk halkının yaşam biçiminde çok önemli bir yer işgal etmektedir. Özellikle erkek popülasyonun büyük bir bölümü düzenli olarak günlük yaşamlarının önemli bir kısmını bu mekanlarda geçirmektedir. Emekliler, işsizler, gençler gibi özel gruplar dikkate alındığında bu mekanlarda geçirilen zaman dilimi 8 ile 12 saati bulmaktadır. Kahvehanelere giden kişiler, arkadaşlarıyla buluşmak, sohbet etmek, çay-kahve içmek, oyun oynamak, hoş vakit geçirmek, iş aramak, sosyal çevre edinmek gibi nedenlerle buralara gitmektedirler. Bu kişilerin yarısından fazlası sigara kullanmayan kişilerdir. Kahvehanelerde sigara içilmesine izin verilmesi durumunda bu mekanlarda bulunan kişilerin yaşamı, sağlığı ve gelecekleri riske edilecektir. Kendisi sigara içmediği halde, çevresindekilerin içtiği sigara yüzünden insanların kansere yakalanması, kalp krizi geçirmesi, felç olması, nefes darlığı çekmesi kabul edilemez.
Sorun sadece kahvehanelerin müşterileriyle ilgili de değildir. Ülke genelindeki onbinlerce kahvehanede çalışan ocakçılar, garsonlar, işyeri sahipleri, daha büyük risk altındadır. Çünkü, müşterilere kıyasla bunlar, hergün hergün saatlerce yoğun duman altı olmaktadırlar.
Üstelik bu konuda atılacak bir geri adım, sadece kahvehanelerle sınırlı kalmayacak, alınacak karar emsal alınarak diğer işletmelerde de sigara kullanımının önü açılacaktır. Böyle bir karar, önümüzdeki yıllarda milyonlarca vatandaşımızın erken ölümü, sakatlanması ve yaşam kalitesinin yitirilmesi gibi sonuçlar doğuracaktır.
Bu konuda geri adım atılmasına hiç gerek yoktur. Çünkü, 19.01.2008 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5727 sayılı yasa ile değişmiş 4207 sayılı kanun, kamuoyunda geniş kabul görmüş ve halen %100’e yakın bir uyumla uygulanmaktadır. Sigara içenler bile kanuna sahip çıkmış ve getirilen kısıtlamalara gönül rızasıyla uymaktadırlar. Başka konularda asla bir araya gelemeyen toplumun değişik politik kesimleri, bu yasayı desteklemek konusunda tam bir uzlaşı sergilemişlerdir. Bu yasa, ülkemizde halk sağlığı ve koruyucu hekimlik açısından atılmış en önemli adımdır. Etkileri hemen kendisini göstermiş ve sigara tüketiminde ciddi bir düşme (%20) gözlenmiştir. Ama asıl yararı 30 yıl 60 yıl sonra ortaya çıkacaktır. Gelecek kuşaklarda sigaranın neden olduğu ölümcül hastalıkların sıklığının azalması ve sigaraya bağlı erken ölümlerin önlenmesiyle bu yasanın ne denli doğru olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Eğer kahvehanelerde sigara içilmesine izin verilirse, söz konusu yasayla elde edilen bu önemli toplumsal kazanımlar kaybedilmiş ve halk sağlığı açısından geri adım atılmış olacaktır.
Ticaret ve para kazanma özgürlüğü, kamu sağlığının önüne geçirilmemelidir. İsteyen ve riski üstlene kişilerin sigara içme özgürlüğü olmalıdır. Ama herkesin temiz bir hava soluma ve sağlığını koruma özgürlüğü daha önceliklidir. Sigara dumanına pasif olarak maruz kalmanın, aktif sigara içilmesiyle ilişkili hastalıklara yol açtığı bilimsel olarak çok açıktır. Toplum sağlığı göz ardı edilerek, sadece ticaret özgürlüğü açısından olaya bakılacaksa, esrar ve eroin gibi diğer bağımlılık yapan maddelerin de satış ve kullanımının serbest bırakılması gerekmez mi? Başkalarıyla ortak kullanılan kapalı mekanlarda sigara içilmesi, özgürlük olarak değil; tam aksine sigara içmeyenlerin özgürlüklerinin ihlalidir.
Kapalı alanlarda sigara içilen ve içilmeyen bölümlemelerin oluşturulmasının riski engellemediği açıktır. Sigara dumanını bir yere hapsetmek mümkün değildir. Kapalı kapı ve pencerelerin kenarlarından, altlarından, anahtar deliğinden, her boşluktan sızar. Kişilerin üzerine, giysilerine, eşyalara siner. Kahvehane gibi hergün yüzlerce kişinin girip çıktığı kamuya açık mekanların kategorize edilmesi, gerek müşteri ve gerekse personel giriş ve çıkışlarının kontrolü, tamamen bağımsız ve güvenli havalandırma sistemlerinin oluşturulması, bunların kullanılmasının sağlanması ve denetlenmesi mümkün değildir. Bu konuda gerçekçi olunması gerekmektedir. Bundan dolayıdır ki, bütün gelişmiş ülkelerde kapalı mekanlarda sigara içilmesi tümüyle yasaklanmaktadır.
Söz konusu kanunda yer alan hükümler, tütün kontrolünde insanlığın ortak aklının ve deneyiminin sonucu olan ve her biri bilimsel kanıtlara dayalı stratejilerdir. Aynı zamanda Anayasamızın 56. Maddesinde yer alan “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.” hükmü ile 17. Maddesinde yer alan “Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.” hükümlerinin ve Türkiye’nin imzaladığı bir çok uluslararası sözleşmenin (Örneğin Tütün Kontrolü Çerçeve Antlaşması) gereğidir.
Sigara içme yasağının kahvehanecilerin para kazanma haklarını kısıtladığı iddiası da doğru değildir. Tam aksine, sigaranın kokusundan, dumanından çekinerek kahvehanelere gidemeyen kişiler de artık kahvehanelere gidebilir olmuşlardır. Bundan dolayıdır ki, sigara içilmesinin yasaklanmasından sonra kahvehane sayılarında ve bu işletmelerin ödediği vergilerin miktarında artış olduğu kamuoyunda dile getirilmektedir.
Prof. Dr. Tevfik ÖZLÜ
[email protected]
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi Başhekimi,
KTÜ Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı,
KTÜ Hasta Hakları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü,
Hasta Hakları ve Sağlıklı Yaşam Derneği (HAKSAY) Kurucu Yönetim Kurulu Üyesi
[email protected]
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi Başhekimi,
KTÜ Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı,
KTÜ Hasta Hakları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü,
Hasta Hakları ve Sağlıklı Yaşam Derneği (HAKSAY) Kurucu Yönetim Kurulu Üyesi