• BIST 9672.75
  • Altın 2962.961
  • Dolar 35.2472
  • Euro 36.7735
  • Ankara 6 °C
  • İstanbul 8 °C
  • Bursa 9 °C
  • Antalya 15 °C
  • İzmir 9 °C

Kamunun sağlıkta sosyal görev sınırı nereye kadar olmalıdır?

Prof.Dr. Paşa Göktaş

Bu Konuda da Kafa Karışıklığı Yaşıyoruz

Her konuda olduğu gibi, bu konuda da kafa karışıklığı yaşıyoruz.

Kamu ile özelin görev alanlarını birbirine karıştırıyoruz.

Bunun da nedeni, yeterince düşünülmüş ve standardize hale gelmiş bir sistemimizin oluşmamış olmasıdır.

Öyle olunca da, sistemleri ortaya koyanlar o anda göreve gelen kişiler olmaktadır.

Önünde bir sınır, ilke, standart göremeyen yöneticiler de, kendi sistemlerini ve örneklerini oluşturmaya çalışmaktadırlar.

Hele önlerinde kazara iyi de bir bütçe bulunca, harcadıkça harcıyorlar, açıldıkça açılıyorlar.

Özel sektörün yaptıklarına öykünmekte, onları taklit etmeye çalışmaktadırlar. Hatta onları çiğnemeye çalışmakta, daha gösterişlisini yapmaya gayret etmektedirler. Populizm, yöneticilere her zaman cazip gelmektedir.

Bu kafa kargaşası da, ülke kaynaklarına zarar vermektedir.

Burada, şu soruyu sorma gereği hissediyoruz:

KAMUNUN SAĞLIKTA SOSYAL GÖREV SINIRI NEREYE KADAR OLMALIDIR?

Kamunun sağlıkta sosyal görev sınırı; temel, zorunlu ve acil işlemleri yerine getirmekten ibaret olmalıdır.

Daha fazlasını kamudan isteyemezsiniz.

İstiyorsanız, bedelini ödemek zorundasınız.

Kamu ekmek verir. Pasta satmaz.

Kamudan ekmek istemek hakkınızdır. Bunu isteyeceksiniz. Kamu da bunu sağlamakla yükümlüdür.

Tabii ki sosyal devlet ilkesine sahip sistemlerde.

Türkiye de, kendisine sosyal devlet diyor. Bence de oldukça bir sosyal devlettir, çoğu ülkeden çok daha fazlasını yapan, dünyadaki en ilerideki sosyal devletlerden birisidir.

Sosyal devlet ilkesi gereği, size ekmek sağlamakla yükümlüdür.

Ama devletten pasta sağlamasını bekleyemezsiniz. Devlet bunu sağlamaz, sağlayamaz. Pasta yemek istediğinizde, bunu yapanlara bir bedel ödeyeceksiniz ve pasta yemeye devam edeceksiniz demektir.

SAĞLIK ALANINDA DEVLETİN GÖREVİ NEREYE KADARDIR? BAZI ÖRNEKLER:

Temel, acil ve zorunlu işlemleri yapmakla sınırlı olmalıdır.

Bu işlemler, eksikliğinde ve yapılmadığında, yerine konulamayacak hasarlar ve geri dönülemez kusurlar oluşacak işlemler niteliğindeki işlemlerdir.

Örneğin:

Devlet, zorunlu aşıların tümünü yapmalıdır. Zorunlu olmayan aşıları yapmakla yükümlü değildir. Bunları, bedeli karşılığında özel sektör yapabilir.

Devlet, gerçek nitelikteki acil işlemleri yapmalıdır. Acil olmayan işlemler mesai dışında yaptırılmak istenilirse, özel sektöre başvurulabilir.

Devlet, normal doğum işlemini yapmalıdır. Sezaryen ile doğum, ancak tıbbi endikasyon halinde yapılabilir. Sezaryen ile doğum istenirse, bu işlem devletin yerine getireceği bir işlem değildir. Özel sektöre başvurulmalıdır.

Devlet, bir kanser ameliyatını yapmalıdır. Ama bir estetik ameliyatını yapmakla yükümlü değildir. Bunu isteyenler, özel sektöre başvurmalıdır.

Devlet, zorunlu bir hormon testini yapmalıdır. Ancak, gıda intolerasyon testini yapmakla görevli değildir. Bunu isteyenler özel sektöre başvurmalıdır.

Devlet, Down Sendromu İkili, Üçlü, Dörtlü Tarama Testlerini yapmalıdır. Ama bugün için Cell-Free DNA Testini yaptırmak isteyenler özel sektöre başvurmalıdır.

Devlet, hastalar için kalınabilecek düzeyde, bir pansiyon ya da yıldızsız otel düzeyinde bir oda sağlamalıdır. Bundan daha fazlasını sağlayamaz.

Daha fazlasını ve 5 yıldızlı otel konforu isteyenler yanlış adrestedirler. Bunlar, bedelini ödeyerek özel sektöre başvurmak zorundadırlar.

Bu örnekler çoğaltılabilir.

Benzer yüzlerce örnek verilebilir.

ÖNCELİKLE YAPILMASI GEREKEN TEMEL, ZORUNLU VE ACİL İŞLEMLERİN BELİRLENMESİDİR

Temel ve Zorunlu İşlemleri Belirlemeliyiz

Temel ve zorunlu aşılarla, zorunlu olmayan aşıları belirleyelim.

Temel ve zorunlu ilaçlarla, zorunlu olmayan ilaçların listesini belirleyelim.

Temel ve zorunlu laboratuvar testleri ile zorunlu olmayan laboratuvar testlerinin listesini çıkaralım.

Zorunlu ameliyatlarla, zorunlu olmayan, keyfi ve estetik kategorisine giren ameliyatların listesini belirleyelim.

Tüm zorunlu tıbbi işlemlerle, zorunlu olmayan keyfe keder tıbbi işlemlerin listelerini belirleyelim ve birbirinden ayıralım.

Gerçek acil işlemlerle, gerçek acil olmayan işlemleri birbirinden ayıralım.

DEVLET İLE ÖZEL SEKTÖR BİRBİRİNİN RAKİBİ DEĞİL, BİRBİRİNİN TAMAMLAYICISI OLSUN

Maalesef sağlık sistemimiz, Recep Akdağ Beyefendinin Sağlık Bakanlığı döneminde çok kötü bir 15 yıl geçirdi.

Özel sağlık kuruluşları ve serbest çalışan hekimlere, büyük zorluklar çıkarıldı ve uzun süre eziyet edildi. Onlar hasım gibi gösterildi. Çoğu, çalışma motivasyonunu kaybettiler.

Bu kötü imajı ve deneyimi, tekrardan lütfen yaşamayalım.

Özel sağlık sektörü, devlet sektörünün rakibi değildir. Tamamlayıcısı olmalıdır.

Temel, zorunlu ve acil işlemleri devlet sağlık kuruluşları yerine getirmelidir. Onların yapmadığı, yapmakla yükümlü olmadığı, isteğe bağlı olan ve devlete ek maliyet getiren işlemleri özel sektör yapmalıdır.

Bu tür işlemlerin bedellerini de ya kişilerin kendisi, ya da onların anlaşacağı ve prim ödeyeceği özel sağlık sigortaları karşılamalıdır.

DEVLETİN KAYNAKLARI KISITLIDIR. İYİ KULLANILMALIDIR

Kişi başına milli gelir, ABD gibi yılda 55.000 USD olan bir ülke değiliz. Kişi başına gelirimiz, yıllık 10.000 USD civarında gezinen bir ülkeyiz.

Ama, sağlık sistemimizin kapsayıcılığı maşallah ABD’den çok daha ileridedir. Onlardan çok daha fazla işlemi devlet bedavadan üstlenmiş durumdadır. Çalışan, çalışmayan, yatan, Yeşil Kartlısı, Suriyelisi kim varsa sağlıkta sosyal güvence kapsamına almış durumdayız.

Yanılgımız, sağlık hizmetlerinin bedava olduğunun sanılmasıdır.

Aksine, sağlık hizmeti ucuz bir hizmet değildir. Tüm dünyada pahalı bir hizmettir.

Bu nedenle ülkeler, bu hizmeti olabildiğince sınırlamaya çalışmaktadırlar.

Örneğin, dünya zengini olan ve bizden 5 kat daha fazla kişi başı milli geliri olan ABD’de, nüfusun %45 civarının, yani yarıya yakınının sağlık hizmetlerinde sosyal güvencesi bulunmamaktadır.

Biz ise kolayına kaçarak, çalışan- çalışmayan herkesi, neredeyse tüm sosyal kesimleri sağlıkta sosyal güvenlik şemsiyesi altına almış bulunmaktayız.

Bu durum, şu ana kadar iyi-kötü yönetilmiştir.

Aslında, dış borçlanmalarla yürütülmüştür.

Aynı zamanda, SGK’nın maliyetler üzerindeki aşırı baskısıyla yürütülmüştür.

Ancak, artık deniz bitmiş görünmektedir.

Borç para bulmak artık zorlaşmıştır.

Döviz ve enflasyon yükselmektedir.

Maliyetler, hızla artış göstermektedir.

İlaç fiyatları üzerine baskı yapılarak, fiyatlar düşüldü. Ancak, bundan sonra bir kısım ilaçları bulmak zorlaşacak. Fiyatlar artmak zorunda kalacaktır.

Laboratuvar test fiyatları baskılandı. Çoğu laboratuvar testi, artık zararına yapılıyor. İhalelere girecek firma bulunamıyor. Laboratuvar test fiyatları artırılmadıkça, testler yapılamayacak hale gelmiş durumda. Burada da, fiyatlar artmak zorundadır. Yoksa testlerin yapılabilmesi olanaksızdır.

Şehir hastaneleri olayına girildi. Bu hastanelere finansman yetiştirmek kolay görünmüyor. Sistem tıkanmaktadır.

Sonuç olarak, devletin kaynakları sınırlıdır. İyi kullanılmak zorundadır.

SAĞLIK SİSTEMİNE YENİ ROTA BELİRLENMELİDİR

Ucuz ve sınırsız popülizm anlayışına son verilmelidir.

Sağlıkta kamu çok dağılmış ve açılmış görünmektedir. Bu durum toparlanmalıdır.

Mevcut ekonomik krizler de, bunu zorunlu kılmaktadır.

Devlet, yerine getirilmesi zorunlu olan hizmetlerle, acil hizmetleri üstlenmelidir.

Bu işlemlerin listeleri belirlenmelidir.

Geriye kalan işlemler özel sektöre bırakılmalıdır.

Devlet ile özel sektör gereksiz ve yıpratıcı rekabet yerine, birbirini tamamlayacak bir hizmet paylaşımına girmelidir.

Evde bakım hizmetleri gibi hizmetler yeniden masaya yatırılmalıdır. Bu hizmetler özde populist ve maliyetli uygulamalardır. Özel sektöre bırakılabilir.

Aile Sağlık Merkezleri’nin yaptığı laboratuvar test listeleri, firmaların müdahaleleriyle gereksiz biçimde şişmiş durumdadır. Bu listeler, temel ve zorunlu testler listesi belirlenerek sınırlanmalıdır.

Bir kısım işlemlerde katkı payları artırılabilir.

Sonuç olarak, maliyetlerin toparlanması zorunlu görünmektedir.

Bu yönde, bilinçli bir çalışma yapılmasının gerekliliği kaçınılmazdır.

Aksi takdirde, sistemin bu boyutta sürekliliğini sağlamak olanaksız görünmektedir.

Saygılarımızla.

Prof. Dr. Paşa Göktaş
TIPLAB
Tıp Laboratuvarları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Mail:
[email protected] 

 

Sağlık Aktüel - www.saglikaktuel.com

saglikaktuellogo-001.png

YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Sağlık Aktüel’e (www.saglikaktuel.com) aittir. İzin alınmadan aktif bağlantı kurulsa bile içerik kullanılamaz. Yapılan alıntılar için 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 36. maddesi uyarınca yasal işlem uygulanacaktır. 

Bu yazı toplam 6341 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar
Yazarın Diğer Yazıları
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim