Günlük hayatımızda eşimizle, dostumuzla, çocuklarımızla, iş arkadaşlarımızla, kısacası; çevremizdeki insanlarla hemen anlaşabilmenin, onlara duygu ve düşüncelerimizi rahat şekilde aktarabilmenin ne kadar önem kazandığının hepimiz farkındayız. Aynı zamanda da bizleri derinden üzen, bazen kavgalara, küskünlüklere yol açıp; bazen de mahkeme koridorlarına kadar uzanan problemlerin altında yatan asıl nedenin “iletişimsizlik” olduğunu hepimiz yaşayarak görüyoruz.
Maalesef teknolojinin baş döndürücü bir şekilde ilerlemesine rağmen; kişiler arası iletişim kalitemizin de aynı oranda arttığını söylemek hiç mümkün değil. Çevremizde eşimizden, dostumuzdan, yanlış anlaşıldığı, kendisine değer verilmediği, dinlenilmediği, adam yerine konulmadığı, anlaşamadığı yönündeki şikayetleri dinleyip duruyoruz. ‘’Herkes konuşuyor’’ ama; meramımızı layıkıyla anlatmakta, karşımızdaki kişilere mesajımızı doğru olarak ulaştırmakta ve kelimelerimize duygumuzu, sevgimizi yükleyebilmekte maalesef ciddi zorluklar yaşıyoruz. Sağlıklı bir şekilde iletişim kuramayıp; anlaşamıyor, uzlaşamıyor ve dahası paylaşamıyoruz. Çevremiz, sadece konuşarak ve eteğindeki taşları dökerek iletişmeye çalışan; “dediğim dedik” tavrıyla karşısındakileri yok sayan; etrafındaki insanlara adeta zücaciye dükkanına giren fil edasıyla zarar veren ‘’iletişim canavarları’’ ve bunların sebebiyet verdiği sayısı giderek artan ‘’iletişim kazaları’’ ile dopdolu…
Gün boyu eşimizden, dostumuzdan, komşularımızdan, iş yerinde iş arkadaşlarımızdan, bazen alışveriş yaptığımız mağazanın kasiyerinden, bazen de bindiğimiz otobüsün şoföründen ters bir bakış, bir söz, bir tavır ve ön yargı şeklinde kaç yumruk yiyoruz dersiniz? Kaç kere kalbimiz kırılıyor? Kaç kere içimiz acıyor? Peki; karşılaştığımız her iletişim kazasında ne yapacağız? Ya; çevremizde giderek çoğalan iletişim canavarları tarafından atılan her yumruğa yumrukla cevap vererek, hiçbir lafın altında kalmamak pahasına herkese haddini bildirecek; böylelikle her şeyin ve herkesin kötü ve düşman olduğunu varsayarak, giderek dostluklarımızı azaltacak, kabuğumuza çekilecek, mutsuz ve huzursuz bir hayat yaşayacağız… Ya da; bize çeşitli şekillerde atılan bu sıkılı yumruklara cevap vermek yerine hayatımıza kalite katmak, dostlarımızı çoğaltmak, sevmek ve sevilebilmek, mutlu ve huzurlu bir hayat yaşamak adına, doğru iletişim becerilerimizi kullanarak; bu yumrukları açarak onlarla tokalaşacağız? Seçim sizin… İsterseniz yumruk atın, isterseniz yumruk açın…