Hekimlik eğitimi almamış çoğu tıbbi uygulayıcıların “şarlatan” oldukları doğrudur. Ancak bunu müsebbibi başından beri alternatif tıbbi uygulamaları kenara iten ve hemen “şarlatanlık” damgasını vuran, tıp camiasıdır. Bu uygulamaları sahiplenip, ciddiye alıp araştıracağına, hemen hücuma geçip, hor görmeye aşağılamaya, akıl dışı olduğunu söylemeye çalışmaktadır modern Tıp dünyası. Bu tutumu ile “kapalı devre” sistemi ile çalışan batı tıbbı kendi içindeki, hiçte az sayıda olmayan şarlatanı kamufle etmektedir. Bugün modern tıp uygulayıcısı olan şarlatanların sayısı, karşı tarafınkinden hiçte az değildir. Modern tıbbın bu “idolojik” tutumu, tıbbiyelileri bir “parti” durumuna dönüştürmüştür. Şimdilerde bu parti “iktidar mücadelesi” vermektedir. Bundan dolayıdır ki kendisine layık görülen dini ve politik bir terim olan “Ortodoks tıp” terimine modern tıpçılar hiç karşı çıkmamışlardır. Modern tıbbın “statikocu, yenilgiye ve farklılığa kapalı, hoşgörüsüz” bu tutumu, alternatif tıp şarlatanlarının ekmeğine yağ sürmüştür. Daha hoş görülü bir tavır ile bu uygulamalar tıbba kazandırılabilir. Örneğin Ortodoks tıbbı, uzun bir süre “alternatif tıp” grubuna soktuğu ve binlerce yıldır. Çin’de uygulanan AKUPUNKTUR yöntemine karşı çıkmış, sonunda yenik düşmüştür. Bugün neredeyse Modern tıp hastanelerde Akupunktur uygulanmaktadır. “İdeoloji” olmaktan çıkmayan bilim ve tıp, unutulmamalıdır ki, ideolojilerin her zaman alternatifleri çıkmıştır.
Diğer yandan alternatif tıpçılar, muarızlarını küçük düşürmek ve hoşgörüsüz göstermek için “Ortodoks” terimine sıkı sıkıya sarılmakla, eleştiride savuşturmak için “alternatif tıp, tamamlayıcı tıp, destekleyici tıp” terimlerine sahiplenmektedirler. Bir kişinin doktor, doçent veya profesör unvanı alması, onun “şarlatan” olmasını nasıl engellemiyorsa, bu terimlerde şarlatanlığı önüne set çekecek terimler değildir.
Öncelikle, alternatif tıpçıları, kenarda bırakan sebepleri inceleyelim;
Hastalıkların tarifi ve isimlendirilmesi ile teşhis tamamen tıbbın terim ve teknolojisini kullanmakta ve daha baştan oyunu rakibinin belirlediği kurallara göre oynamaktadır taklitçidir. Yani batı tıbbı “Miyokart İnfarktüsü” ile neyi kastediyorsa, alternatif tıp da onu kastetmektedir. Yani özgünlüğün, kendine ait terim standart ve kuralları mevcut değildir, terminoloji ve mantıktan yoksundur.
Hatalıkların nedenleri konusunda, herhangi bir “teori” ileri sürememekte, tedavilerini ise hiçbir kural ve kayıta bağlı kalmaksızın Sübjektif değerlendirmektedir. Hastalıkların nedeni ve tedavileri konusunda tamamıyla spekülatif, disiplinsiz ve metafiziki açıklamalara baş vurmaktadır. Tedavi sonuçlarını “deneme-yanılma” yöntemini kullanarak ve sayısız kurban vererek izah etmeye çalışmaktadır.
Modern tıpta bugün sebebi “açıklanamayan” ve “tedavi edilemeyen” hastalıklar var. Ama bu hastalıkların nedenleri konusunda çok sayıda mantıkla bağdaşır. “teori” mevcut, üstelik tedavi sonuçlarını bilimsel bir yöntem alan “kontrollü deneyler”le değerlendirilmektedir. Buna karşılık alternatif tıpçılar, tümüyle savunma veya bağışlayın argo deyimiyle “İşkembeden atma” yöntemini uygulamaktadırlar. Ama onlara sorarsanız, bunlara ne gerek var ki, eğer bir tedavi etkiliyse etkilidir diyeceklerdir. Çünkü bunlar sonuçlarını her gün gördükleri bu tedavilerin işe yaradıklarında emindirler, bunu kanıtlamaya ne gerek var ki? Oysa kanıtlamayan her şey “şüpheli” olmaya baştan mahkûmdur. Aksi halde aldanma veya aldatmayı nasıl tanımlayacağız?
Oldukça farklı olan çok sayıda yöntemi kullanarak aynı hastalığı tedavi etmeleri bilimsel tıp anlayışına göre, bir kimseyi iyileşebilmek için, öncelikle şikâyetlerinin nereden kaynaklandığını ve hastalığın sebebini bilmek gerekir. Bunun anlaşılmadığı durumlarda, tam iyileşme sağlaması çoğunlukla mümkün değildir. Oysa her farklı alternatif tıp uygulayıcısı, örneğin kanser gibi bir hastalığı kendi yöntemiyle tam iyileştirdiğini ifade etmektedir.
“İyileşme” terimiyle modern ve alternatif tıp uygulayıcıları farklı şeyleri tanımlıyorlardır. Çünkü alternatif tıpçılar “iyileşme” kavramına, sadece başarılarını sokmaktadırlar. Oysa modern tıp yarım, az, kısmi veya hiç iyileşmeme terimini bu kavramla ifade etmektedir. Bu nedenle özellikle TV’lerde “iyileşme” üzerine, bir kör döngüsü yaşamakta, sağırlar diyalogu oluşmaktadır. İddia ve değerlendirmelerde “referans noktaları” farklıdır.
Tümüyle karşıdakinin başarısızlığına, güçsüz yönlerine odaklanıp, saldırmak. Alternatif tıp ve modern tıpçılar “maç” yapan iki rakip takımın oyuncuların psikolojisine sahiptirler. Birbirlerini “rakip” gibi görmektedirler. Bu da kendini "iç muhasebeleri"ni yapmalarını engellemekte, kendi şarlatanlarını görmezlikten gelmesine neden olmaktadır. Çünkü modern tıpta alternatif tıp gibi rastlanabilmektedir. Şüphesiz, ortadaki tıp uygulayıcıları arasında yeteneksiz, bilgisiz, sorumsuz hatta düpedüz sahtekâr hekimler vardır. Ve maalesef sayıları giderek artmaktadır. “Şarlatanlık” bir ahlak, sorunu olduğunu göre, “insan” olan herkeste görülebilir. Şarlatanlıkta “aldatma ve istismar” esastır. “Nasıl olduğunu bilmiyorum ama etkili oluyor” ise bir tespittir. Eksiklik ve cehalet içermektedir. Bu sözü söyleyen herkese hemen “şarlatan” mührünü basmak doğru değildir. Şarlatanlar kesin ve umut verici konuşurlar. Hep başarılarından bahsederler. Gizem katarlar her işlerine. Ve karşıdakinin, önyargılı olduğunu söylerler. Modern tıbbın tedavide yetersiz kaldığını, pahalı olduğunu, oysa kendilerinin hiç para almadığını insanlara hizmet ve Allah rızası için bu işi yaptıklarını, tekrar tekrar söylerler. Alternatif tıpçılar, hekim hatalarını ve ilaçlarının yan etkilerinin modern tıbbın “yumuşak karnı” olduğunu bildiklerinden hep oraya vururlar saldırılarını bu noktada yoğunlaştırırlar. Alternatif tıpçılar, duyu ötesi (metafizik), mistik, dini bir söylem kullanmaktan çekinmezken, modern tıpçılar seküler ve rasyonel (akılcı) bir söylem kullanırlar.
Şarlatanlar genelde para, şan ve şöhret peşindedirler. Modern tıbbın ise şan ve şöhreti fazlasıyla vardır şarlatanların bilgi ve zekâ düzeyi (zekâ konusunda istisna olabilir) genelde çok düşüktür. Bu nedenle cesurca konuşur, karşıtlarının çekinerek konuşmaları ise onların cahilliklerine ve korkaklıklarına yarar. Şarlatan, genelde daha önce hiç bilmediği, uğraşmadığı bir alanda konuşur.
Her şey birden bire olmuştur. Aniden keşif edilmiştir.
İşte sevgili okuyucular, artık siz karar verin. Kim şarlatan kim bilim adamı...
Dr.Murat BAŞ
www.drmuratbas.com